Jely ve k5
Kategoriler  
  Ana Sayfa
  Forum
  Günlük Burç
  Msn Nick Oluşturucu
  Msn Nickleri
  Yeni Yıl (:
  Emre Aydın
  Beta Şarkıları
  La vie en rose
  Rihanna Şarkıları
  Justin Timberlake
  Doğa Bora Akkaş Şarkıları
  Asfalt Dünya- En çok beni severmiş o!
  Shakira Şarkıları
  Koca Kafalar
  Doğum günü hesaplama
  Öyle Bir Geçer Zaman Ki Müzikleri
  Bihter İntihar Sahnesi
  2010 Komik Nickler
  Ekşi Sözlük- Gubidik İnsan İsimleri
  2011 Yılı İçin Burçlara Özel Tüyolar
  Duvar Kağıtları
  2010 Hit şarkılar
  Ekşi Sözlük- Kahve Falı
  Gece Evi Serisi
  Güncel Fıkralar
  Buz Devri 4 Geliyoor!
  Vizyondaki Filmler
  Kopuyoruz
  Tripkolic 2010 Songs Download
  Galeri
Ekşi Sözlük- Kahve Falı

1-turk kahvesi yapilir, fincana konulur lezzetle icilir ters cevirilir sogumasi beklenir ve fincanin icine bakilmaya baslanir... kimi insanlar karsindaki hakkinda bildikleri en ufak bilgilerden ustu kapali sallamalar yaparlar.. mesela annesi hastadir.. bi yol var ucundada mutluluk görüyorum, biri o mutlulgun orda seni bekliyor bi akraban yada bi dostun olabilir felan... kimileride harbi tutturuyor derler ama hic rastlamadim.

2-fal bakanin fal sahibi hakkindaki bilincalti beklentilerini ortaya cikarmak acisindan yararlidir.

3-kahvenin fincanda andigi çe$itlere bir anlam katmaya calismak. kimine göre de kıcından uydurmak

4-çeşitli şekillere bakarak konsantre olup, (kahveye de gerek yoktur, sadece işi kolaylaştırır) karşısında duran insanla telepatik bir bağ oluşturarak o kişinin genellikle geçmişini (yaygınca gelecek için düşünülmektedir) okuyarak başına gelmiş olaylar hakkında sembolik ifadeleri söylemek veya mizaç tahlillerinde bulunma eylemi. çok bir bilimsel açıkladım fakat olay bundan ibarettir.

5-bir kezinde kahve falına baktığım hamile bir bayanın henüz kendi kocasına bile söylememişken fincanda gebe kedi gördüğümü söyleyerek kendisini çok şaşırttığım süper medyum-ötesi araç

6-bazi insanlarin inanilmaz bi sekilde bakabildikleri, bazi durumlarda size isim bile sayabildikleri aktivite

7-isteyerek bakıldıgında pek enteresan sonuçlar dogurabilen aktivite.

8-bir daha asla asla asla deme dediğim olay..ne kötü şey çıkarsa tutuyor..kahve telvelerine göre bakılan fal..eğeraz kahve ile yapılırsa sıkıntı çıkmıyor ona göre..

9-osmanlidan bugune kadar kulturumuzde yer etmis ama tabii ki oldukca degismis, yeri gelince kahve sevmeyen insanlara kahve bile icirten fal turu. osmanli zamaninda fal baktiracak sahislarin her birine farkli bir fincan verilirmis ve de fala bakacak olan sahsiyet ayri bir odada oturur ve de hangi fincanin kime ait oldugunu bilmezmis. fala bakarken de simdi mavi cicekli fincana bakiyorum falan deyip baslarmis anlatmaya. aslinda isin raconu budur, kimin falina baktigini bilmeyeceksin, cok ilginctir ki tanimadigin insanlarin falina da daha iyi bakar, daha cok seyi bilirsin.

10-zerre kadar anlamadığım halde ise girdigim zaman bakmayı bildigimi iddia edip kendime haksız bir popularite elde etmemi saglayan tortu.

11--ahh! ve fali-


sansarlarin dola$tigi bir koy gorunuyor bu metni muteakip icecegin kahvenin falinda. sen, icindekileri telvenin cizdigi, i$te o koye gore okuyacaksin. muzik mi? dilersen "
sonsuzluk ve bir gun " calsin cezvenin kirk yillik hatirina; ama, ud ile calsin...

sansarlar dola$iyorlar hep birlik. tozlu asfaltlarina dondurma dokulmu$ koylerden bahsediyorum. yakinliklarinda ozluksuz adamlar dola$an. *cehennemin yolu nereden geciyor* sorusunu soran mutemadiyen. yangin yerlerinin altini cizen, olcen, bicen, kafalarinda matematiksel tazminlerini tanzim eden. hesap makineli, pergelli, cetvelli, kep telefonlu adamlar...

alevlerinin, birbirleriyle rutbesel kiskanclik gosterdigi mumlar yari$iyor me$alelerle. krizli kentlerin masalarina vuran gruplar goruyorsun. catilarina yuva kurmu$ leyleklerin takirtilari cogaltiyorlar dinledigin, dinleyecegin o "bir gun"u.

cizre yolunda bir kamyon koyun goturen adamin hikayesinden dokuluyor bir$eyler: silahlar, $arjorler, kur$unlar, bo$a koysan dolmayan, doluya koysan olmayan bo$ kovan arilari, oyun kagitlari, sinema biletleri, 
carkifelekler, spor-toto'lar, *okunsa da bir, okunmasa da* dergiler, kitaplar, canhira$ ya$amalar, ahi gitmi$ vahi kalmi$ memeler, porsumu$ erkeklikler, her$eyleri fizige endeksli insan ornekleri, kendilerine peygamber bekleyen cansimitleri, yari$malar ve jurileri, icinden filistin gecen askilar, devlet gecen filistinler, mazo$ist ku$larin a$ik oldugu sapanlar, sacmadan ta$lari, guzellik yari$malarinda birinci gelen lolitalar, elma $ekerleri, kirmizi ba$liklar, sansarlara dost kurtlar... bir kamyon koyun, rastgeliyor siradan bir mayina. kiriliyor kamyon. küsüyorlar koyunlar 
kamyona.

otel odasinin cami onunden, geceyi sanki bir pergelin sivri ucunun, uzerine mum ve cini murekkebi surulen kagitlari kirmizi kirmizi cizdigi gibi cizen kur$unlarin muzigine kaptiriyor kendini bir gazeteci, kirilan kamyonun buyusunu du$unurken kalemi. dikenli tellerin kanatamadigi gece, kaniyor taa icinden... kaniyor gazetecinin fotograf makinasi...

can golunde yurunmuyor!

"...sesler buyuler(l)e burununce, besduyu topyekun ters-yuz-ters oluyor ve eriyiveriyormus esrikce birbirinde..." diyor kirmizi cizgiler, geceye...

zihin yaralarina surulen kremlerin reklamlari yapilmiyor televizyonlarda. buyuyor buyu, kisiliyor ses, artiyor dozu kirmizinin...

uc yol! uc elma!

fallahi gozukuyor, fallahi du$uyor...

12-kahveyi pisirmekten falin bitimine kadar suren bir seramonidir aslinda. kavhe fali ile gecmis, bugun ve gelecek hakkinda bilgi verilebilecegi soylenir. fincani enlemesine uce bolersek, en ustteki halka gelecek, orta kisim simdiki zaman ve alt kisim da gecmis hakkinda bilgi verir. soylenen baska bir sey de, kahve telvelerine bulutlara bakar gibi bakilmasi gerektigidir, nasil ki bir bulutu herkes farkli bir sekle benzetebilirse, telvelerin sekilleri de ayni yolla kisiden kisiye degisir. bu yuzdendir ki tamamen fali bakan kisiye gore fincandan cikarilacak anlamlar farklilasir, iyi falci kavrami da burada ortaya cikar.

13-soyut bir resimin yorumlanmasından öte birşey değildir.

14-'soyle bir fal bakan olsa da kapatsam' yada 'sen cok iyi fal bakıyomussun' gibi repliklerle start alan, 'kalbimdeki pir fincanima gir neyse halim cıksın falim' dendikten sonra fincanın dilek tutularak kapatılması ve içinde ne varsa falda cıksın diye içten dışa doğru ters cevrilen fincanın üzerine yüzük konularak soğutulması işleminin ardından telveden medet umularak anlam çıkarılması veya kaşlar kalkık, alın kırışmıs bir halde birsey biliyormus da soylermis gibi sallama, bira yandan da ağız arama sanatı. telve biliciliği.

15-genelde önce sırf geyik olsun diye "hadi falıma bakıver bari" muhabbetiyle başlayan, fal bakan kişi* bu işi gerçekten biliyosa ve söyledikleriyle oha dedirtiyosa ciddiye alınmaya başlanan, söylenen her yeni cümlede ağzı biraz daha açık bırakan, kimi zaman korkutan olay..

16-akıllara ziyan olabiliyor bazen.. hele bi de biraz inanma potansiyeliniz varsa.. falı bakan kişinin gözleri inanılmaz güvenilir ve kendinden emin görünüyorsa ve sizde birşeyler duyma isteğiyle yanıp tutaşan bir dönemdeyseniz fazla kaptırabiliyor insan.. hele ki oldukça iddialı yorumlar!.. hey ki hey..

17-"eskiden cok iyi fal bakardi, simdi eline almaz" muhabbetlerine sebep olan fal. cok kahve fali bakan ve iyi baktigi soylenen kisilerin, bir donem sonra rahat uyuyamadiklari, huzursuzluk yasadiklari ve surekli ic sikintisi cektikleri icin hic fal bakmama karari aldiklari soylenir*

18-yunanistanlilar in baktiktan sonra bardagin dibine hac cizdikleri ve tek bir dilek tuttuklari fal.

19-süha özgermi'nin çükü kadar* olan bir fincana "aha bak potemkin zırhlısını gördüm abi sovyet devriminde aktif rol alacaksın,bak bak şurda hindenburg zeplini var,babil'in asma bahçelerine benziyo şu leke berekettir" gibisinden şeyler sokmayı başaran türk halkının tarihteki ilk zip programını keşfettiğini söylemeye gerek yok sanırım.

20-bakmayı bilen açık bir kişinin süprizler yaratabileceği eylem...

21-bazen söylenenlere göre hayati tercihlerimi değiştirdiğim ve hala bir şeyler için beklediğim, inanmak istediğim* bir zamanlar da baktığım bağımlılık haline gelebilecek eğlencelik. yazarken bile bu kadar çok kapıldığımı garipsediğim ama bugün söylenenleri unutamadığım şey*.

22-aazıma sıçan fal, sıyırdım sıyırcam..


hemen anlatayım nasıl oldu:

taa zamanında teyzem fal bakıo, dedi ya alper bi kız var böle böle (ayrıldığım sevgilimi birebir anlatıyo), eah dedim olur öle genç adamız tabe kız olcak tahmin etmiştir, e kızların çoğu benden kısa, türkiyede esmer bi kız olma olasılığı da yüksek, tahmin edebilir, yok canım aa... neyse işte o kız hep sana bakıo seni düşünüo filan ama sen sırtını dönmüşün ona karşı bi his şu bu kalmamış sende

bide işte klasik yol mol çıktı ki onlar normal fırsatını buldummu gezerim 500 km fln hiç mesele değil
başka bi zaman gene teyzem, açtı fincanı, aa dedi alper o kız gene burda, gene aynı muabbet sen sallamıosun şu bu ama kafan karışık.. alla allaa, karışır tabi böle bulandırırsan...

neyse geçti gitti geçem hafta ablamla oturduk kaave maave fal bakıo, ya dedi alper böle böle bi kız var, düşünceler var senin üsütnde ikinizin arasında filan, ama sen başka şeyler düşünüosun kafan başka yerde
hoydaa, o da anlattı birebir kızı ki bahsetmedim, ablam dedimse öz değil, mümkün değil bilmesi ailemden kimse bilmez onu yakın arkadaşlarım bile göremeden ayrıldık, tanımaz hiçkimse çevremdeki, ama bire bir anlatması saçı burdun boyu posu filan..

bi de dedi ummadığın bi zamanda bi haber alıcaksın ondan, e haliyle her an haber bekler oldum ondan da hiçbi zaman haber alamiicammanasına geldi bu da..

hasılı kelam, inanmiim kaave ulan bi fincandaki leke ama, alakasız iki kişi ikisine de hiç bahsetmediğim olaylar, bu kadar kesin tanımlar, içime düşen kurt - ki durmadan kemiriyo..

müspet tek bir lafa muhtaç haldeyim, dese ki biri şööle şööledir de onun için sen o şekil anlamışındır falı, ama yok gibi kafayı yiicem.. ulan madem hala beni düşünüosun o kadar zaman yalvardım gitme konuşalım edelim diye neden gittin, e bi şekilde atlattım iyi kötü tekrar düzene soktum hayatımı neden çıkıyosun karşıma tekrar tekrar.. neden?? 
*

23-yurdum kadınlarının birbirleri hakkında bildiklerini harmanlayıp karşısındakinin nabzına göre şerbeti vermek suretiyle falı bakılan insan hakkında düşünce görüş ve önerilerini çaktırmadan söyleme sanatı

24-bir çok falcıya göre kurallı olarak bakılan fal, konsantrasyon için şarttır. eğlencelik tarzdaki kahve falları, basit kurallarla bakılan bir fal tarzıdır. kahve fincanı saat istikametinin tersi yönünde, baş üzerinde üç kez çevrilir. bu esnada bir dilek tutulur. daha sonra tabağın üzerine doğru döndürülerek kapatılır.


üzerine metal konarak çabuk soğuması sağlanır. ayrıca bu metalin, fincan içinde çıkabilecek kötülükleri uzaklaştırdığına inanılır. bazı falcılara göre de bu metal orada gelecek ile ilgili negatifliği önlesin diye fincan üzerine konurmuş.

fincan on dakika sonra açılır. işık, bakan kişinin arkasından gelecek şekilde oturulur. fincan açılır. ilk önce fincanın orta noktasına doğru bakılır. bu, fal bakmaya konsantre olmak amacıyla yapılır. daha sonra fincanın ağız ile içilen noktasından itibaren saat yönüne doğru bir tur attırılır. ondan sonra ilk başlangıç noktasından itibaren şekiller üzerine yorum yapılır.

25-işin inceliklerinden bir aber bir arkadaşım daha yeni çevrilmiş bardağı alıp kaldırdı ve incelemeye başladı.sorna bizi öldüren cümleyi kurdu:

"çok şanslısın bir sürü yol var önünde,gittikçe gidiyorlar....."

26-suaralar cok bi populer olan ,her kafede ilani asilan,bir milyondan bir milyara cesitli tarifeleri olan,issiz kalirsam atilmayi dusundugum vergi,sermaye..vs gerektirmeyen sektor

27-bakan kişinin "daha önce böye bir fincan görmemiştim" nidalarıyla eğlenceli hale gelen, faldaki şekiller shakespearevari unsurlara benzetildikçe destansı bir hava kazanan, sonunda "dileklerinden birisi olmayacak" gibi kötü bir son içerse de hoş vaatlerle günü donatan kadınsal merak unsuru.

28-kimi gün sade, kimi gün orta, kimi gün şekerli

ama her sabah içiyorum kahvemi.
bırakıp giden var o fincanın içinde 
ağlatan, hırpalayan, hırpalatan, 
hırpalanırken seyirci kalan
çekip gidince ardımdan bakmayan, gelmeyen,
korkmayan,
gözyaşımı silmeyen var.
görmeyen var beni, bakışları hep kendine endeksli,

en dibinde çoğu kez;
tahtarevallinin tepesinde ağlayan bir kız çocuğu var
atlayamıyor; düşünce kaldırılmayacağını biliyor. 
öbür taraf pek ağır, havada kalmış inemiyor.

yürümeyen var, koşamayan var, varoğlu var yani.

çok hadise var fincanların içinde, 
her gün ondan içiyorum besbelli, 
kimisi sade, kimisi orta, kimisi şekerli

29-imgelem tıkanması yaşandığında orda dur,eyvah,aman tanrım gibi nidalarla karşı tarafın ilgisini ayakta tutmaya çalışırken bir yandan da yeni atmasyonlarun oluşması için zaman kazanılmalıdır.

30-beyaz porselen üzerine yerçekimi yardımıyla bırakılmış telve lekelerinden gelmişi geçmişi okumaktır.

31-kötü bişiyler duymaya tahammül etmekte zorlanan bünyeler için çöketrme etkisi yapan ama kötü bişiyler duyana kadar da inatla baktırılan kahve kırıntıları

32-bir toplulukta iki gencin arası yapılmak isteniyorsa bilinçli bakılarak bilinçli laflar edilen fal türü zira falı bakılan kişi kızsa, kıza senden hoşlanan biri var ama soğuk tavırların nedeniyle yanaşamıyor, kafanı kaldırsan göreceksin falan gibi laflar edilir.

34-acemi, yeteneksiz kişilerce bakıldığında * yüklemi olmayan, sadece görülen ya da uydurulan şekillerin sayıldığı cümleler kurulur. bir de tanışıklık yolunda ilk adımların atıldığı kişilerce birbirlerine bakılıyorsa, kelimelerin tartılması ve herşeyin söylenememesiyle giderek anlamsız bir hal alır *

35-daha çok oyun tadında geçer böyle şekilleri bir şeylere benzetmeye çalışırım. ama en son biyokimya sınavımdan önce bir bereket tanrısı çıktı falımda o günden beri ciddiye alıyorum bu işi.

36-arkadaslarinizin sirlarini ogrenmenin en kolay yoluymus,bugun ben bunu gordum.


ben kahve fali bakiyorum efendim, muhabbete tuz biber olsun diye, eglence olsun diye. ortada icilmis bir kahve fincani varsa yikanmadan once nicin semeresini yemeyelim, icilen kahveden maksimum faydayi neden almayalim degil mi? (bana msn araciligiyla kitalararasi online fal baktiran sozluk beyleri var bir de, onlar ayri hikaye, ifsa etmeyeyim simdi!) 

kahve fali amerika'da, turk olmayanlarla daha bir guzel oluyor, hayatlarinda ilk defa duyduklari bu sey ilginc geliyor insanlara, cok egleniyorlar. bu aksam yine gonullu kultur atesesi olarak arkadasin tekine kahve yaptim, sonra da bu fal isini anlattim, fincani kafasinin uzerinde cevirttirip dilek tutturdum. buraya kadar her sey iyi, ah cok ilginc, ah cok egzantrik! sonra fincanin "gotu sogudu," actim, icine baka baka atip tutmaya basladim. bir noktada "bir cocuk bir ata binmis, meyve dolu bir agaci deviriyor" dedim, bir yandan da "bunun ne demek oldugunu aciklamak gerekecek simdi, hmm, ne biliim ayol, ne sallasam ki? cocugun olacak, o yuzden tezin nanay olacak mi diyeyim? ne cocugu, daha su yeni cocukla cikmaya baslayali bir ay oldu!" diye ikinip sikildim. sonra "amaaan" dedim, "eglencesine demedik mi, dur aynen boyle soyleyeyim" dedim, ben konustukca baktim bu sefer o karsimda ikinip sikilmaya basladi. "n'oldu?" der gibi bir bakis firlatinca "ya, hmm, bir durum var boyle" diye basladi. of ben ne bileyim kizin bir haftadir "hamile miyim? cocukla doktora biter mi?" diye kafalari yedigini? onun soylemeye, benim isitmeye hazir olmadigim bir sirrin boylece ortaya cikmis olmasi biraz rahatsiz bir durumdu (ingilizce'deki 
awkward kelimesinin tanimi gibi bir durumdu!). 

kendime not: bir daha fal baktiginda "uzaylilar gelip seni kaciracaklar, ufoda kuzu cevirip piknik yapacaksiniz" de, "bill gates vefat edecek, mirasinda sana 1 milyon dolar biraktigi ortaya cikacak" de, "gandalf sana yuzuk verip yoketmeni isteyecek, beraber vezuv dagina cikacaksiniz, dag basinda guneslenen aragorn tipli bir italyana asik olacaksin" de, 
sallamak lafinin hakkini ver! ya da en iyisi hic kahve fali bakma!

37-bakınca görülebilen bilumum hayvan münasebeti bana hayvanat bahçesini hatırlatan şey. "bak balık çıktı, balık paradır", "sana bir at göründü, at izdivaçtır" veya "aha bak burada bir ornitorenk var, ornitorenk göte kısmettir" gibi...

bırak bunları canım ciğerim... sen şuna kısaca zoofilim desene!

38-bilincli uygulandiginda fevkalade bir zihin okuma yontemidir. tabi uygulamadan kasit kahve fali bakmak degil, baktirmaktir. "sahi mi", "baska ne goruyorsun" gibi kilit sozleri dogru anlarda kullanarak fincanin dibini tarayan gozleri tersine cevirip sizin hakkinizdaki dusunceleri tarayan duyu organlariniz haline getirebilirsiniz. bir de karsi tarafin dogru ya da olasi isim ve olaylar hakkinda tutarli yorumlar yapmasi durumu vardir ki, bu da efendim ayiptir soylemesi hakkinizda donen dedikodulardan haberdar olmanizi saglar. (bu entarimi ogretmenler odasinda yaptigi denemelerle yontemin uygulama alanlarinin gelismesine buyuk katkilar sunmus ve inceliklerini bana da ogretmis materyalist anneme ithaf ediyorum. ilginctir ayni kadincagiz aniden telefon acip "oglum seni ruyamda soyle boyle gordum, iyi misin, sagligin nasil" diye ortaligi telasa verebilmekte. daha ilginci genelde de tutturuyor olmasi. bi dakka... ulan yoksa... yok canim... hass... ulan anne!)

39-bazıları fincanda erkek cinsel organı gördüğünü söylüyor bunun anlamı karşıdaki kişinin cenabet olmasıymış. bence fal bakan kişinin uzun zamandır abaza gezmesiyle alakalı bi durum

40-hersey bir yana hala yasamaya devam eden az sayida hikaye anlatma usullerimizden biridir.

41-kahve fali baktirmak bir nevi duygusal yogadir. yeri geldiginde o fincanda cikan sikintilara yapilan yorum ice su serper, kalbi esnetir. seni dusunuyor, yolculuk var, icin kabarmis gibi laflar supesiz fal dunyasinda yer edinmis, herkeze soylenme ihtimali mutlak olanlaridir. eger fali kapatan insan, zihninde nerdeyse yasadisi bir sekilde yer etmis olan 'o' nu gorurse, durum tatsizlasabilir, aynen yogada aci veren ama faydasi olan bazi haraketler gibi. 


ayrica turk kulturu, icinde boyle bir aktivite barindirdigi icin kisinin milliyetini daha cok sevmesine yol acan olay.

42-vaktiyle bir gazete* için niyetlenilse de gönderilmemis "promosyon fal" röportaji ile anlatilabilecek eylem çesidi..


- esh: efendim, burada ne yaptiginizi söyler misiniz..
- esh: yasal olarak soruyorsaniz, bos vakitlerimde arkadaslarimin kafesinde bu isten eglendigim için gelen müsterilere fal bakiyorum.. eger kayit disi soruyorsaniz da bir üniversite ögrencisi olarak tatillerimde-bos vakitlerimde makul bir ücret karsiligi burada çalisiyorum.. tabi bu eglenmedigim anlamina gelmiyor..
- “bos vakitlerinizi” burada geçirmeye nasil basladiniz..
- ev arkadasim servis elemanligi için basvurdugunda fal bakmayi bilip bilmedigini sormuslar.. kendisi zaten ninesinden, hani alayli olarak biliyordu ve orada çalismaya basladi.. zamanla tacizlerine dayanamayarak ben de önce arkadaslarima bakmaya basladim, açikçasi yillar yili eglenerek baktirdigim fala bakmak gayet eglenceliydi.. ve yeterli olgunluga ulastigimda simdiki patronumun karsisina çiktim..
- peki kriter neydi ise alinmanizda..
- el yüz düzgünlügü ve belagat diyebilirim.. sonuçta insanlarla yüz göz oluyorsunuz.. orada çalisan iki kisiye fal baktim mülakat olarak ta.. sanirim bir de üniversite ögrencisi olmam ve felsefe okumam iyi bir referans oldu..
- promosyon fal bu kafede baslamis..
- evet üç sene kadar önce kafe ilk açildiginda gelenleri eglendirmek adina tarot fali bakmaya baslamis patronum.. daha sonra gelen taleple kahve falina da bakmaya baslamislar.. zamanla kendileri yetmeyince devreye tanidiklari akabinde onlarin tanidiklari ve yeni tanisilanlar girmis.. öte yandan bu olay kulaktan kulaga duyuldukça gelenlerde bir artis olmus.. hele ünlüler gelmeye, gazete ve televizyonlarda haberler çikmaya baslayinca sadece fal baktirmak için gelenler olmaya bile baslamis.. simdilerde de birçok insan gelip kahvesini içiyor ve falina baktirip kalkiyor, ki diger kafeler için de geçerli bu.. 
- peki ya diger falcilar..
- onlarin çogu da benim gibi yari tesadüfle baslamislar ise.. hatta daha öncesinde meslek olarak bu isi yapanlar da var.. hani el altindan pekte makul olmayan ücretler karsiliginda..
- burada daha fazla kazanmiyorlardir herhalde, neden burayi tercih etmisler..
- sonuçta tam anlamiyla olmasa da yasallik boyutu var buranin, hani fal için hiçbir sekilde para alinmiyor velinimetlerden.. böylesi bir durum basta etik degil ve dahasi hapis cezasi söz konusu.. hizmet sektöründe çalisanlarin ancak kaçta kaçinin resmi ve sigortali oldugu göz önünde bulundurulursa kayit altina alinamayan ama göze batar bir sekilde kanun disi olmayan bir durum geçerli diyebiliriz.. bir de medyanin “falcilara” ilgisi üzerinden afise edilmek te söz konusu olabilir, kafede ya da bir baska yerde para karsiligi fal bakildiginda..
- medya ilgisi..
- dolandiriciligin bu denli ragbet gördügü ülkemizde onlar da hakli.. kafenin ilk zamanlarinda yapilan haberler sadece bir ilginçlik ve hosluga isaret etmiyordu elbette, pek çok olumsuz sey yazilip çizildi.. hatta hos bir anektod var anlatilan; ünlü bir habercinin programi için gündüz kafede çekimler yapilirken sikisiklik oluyor ve muhabirlerden birisine de yari emrivaki ama spontan bir sekilde müsterilere fal baktiriliyor.. aksam canli yayinda haberci, siz kandiriyorsunuz milleti temali konugunu köseye sikistirirken “hem fal bakanlari da nereden buluyorsunuz” diye sorunca kendisine fal bakan muhabirinin fotograflari gösteriliyor.. sonuçta kimse dolandirmak yahut dolandirilmak amaçli burada degil ki, eglencenin bir doz ötesinde ciddiyetle, farkli bir iletisim söz konusu..
- peki sevdiginiz tarzda bir soru; nedir sizce bu kahve fali..
- bizim bir gerçegimiz, hani biraz ham bir cevap olacak ama hangi birimiz baktirmadik ya da bakmadik ki.. hatta akdenizlilik olarak bile söylenebilir.. yunanlilar da bir iki ufak farklilikla beraber kahve falini çok seviyorlar.. ayrica ispanya italya gibi yekdiger ülkelerde böylesi gelenekler var mi bilmiyorum ama baktirinca onlarin da hosuna gidiyor.. hani bize özgü bir mistisizm ve gizem dünyasi diyebilirim.. tanpinar’in “dogu beklemektir” sözünü dogrularcasina kehanetten farkli olarak öngörmek, kesin ve kati zamandan çok vakit daha dogru kelimeler fal için.. düsünsenize hayati gayet rahat ve sakin yasayan insanlarin geleceklerine dair eglenceli bir yorumlama talebinden baskasi degil bu.. beklemeye alismak ve bu bekleyisten yani hayattan tat ve zevk almak.. fakat kesinlikle aman gelecegimden haber alayim degil bu, daha çok olsa nasil olur acep üzerinde yorumlamalarda bulunmak..
- ya sizin burada yaptiginiz..
-insanlara mutluluk ve umut dagittigimi söyleyebirim.. geçmisleri ve daha çokta gelecekleri üzerine tahminlerde bulunmak ve bunlari onlari sevindirecek sekilde aktarmak..
- yani insanlari tatli yalanlarinizla kandirmak..
- yok canim neden kandiriyor olayim ki; sonuçta gerçek her zaman tektir, lakin onunla aramizda kurdugumuz rabita ve baglanti üzerinden bambaska gerçeklere-tatlara ve hazlara ulasabiliyoruz.. misalen su içtiginiz sigara; bir tiryaki olarak eminim nefret ede ede içisleriniz kadar hayatinizin en latif ve güzel anlarini da paylasmissinizdir onunla.. oysa sigara ayni sigara yani tek gerçek, ama degisen sizsiniz, ona baglanip yüklediginiz manalarda o denli bir artis oluyor ki, hasta yataginizda ancak ve sadece tiryakilik zorunluluguyla içtiginiz vakitkinden gerçekligi bambaskaliklara gönderiyor.. sevdigim bu fal tabiri eski bir hikayeyi hatirlatti.. hani hükumdar, gördügü rüyayi bilgininden yorumlamasini istediginde “efendim, ne yazik ki tüm yakinlarinizin ölüm acisini teker teker tadacaksiniz” cevabini alinca, haliyle hiddetlenmis.. onun gazabini ise ancak bilgin yamaginin “aslinda hünkarim, öylesine uzun bir ömrünüz olacak ki çevrenizden hiç kimse ölümünüzü göremeyecek, siz onlarin tadamayacaklari nice nimetlere mazhar olacaksiniz” yorumu dizginlemis.. iste benimkisi daha çok olacagini hissittigimi olabildigince naif ve hos bir sekilde aktarmaya benziyor, yoksa kandirmacaya degil..
- ama simdi de herkese söylediginiz kaliplar ortaya çikti..
- bunlara kaliptan ziyade derdimi kisa yoldan aktarmak için basvurdugum anlatma tarzi demeyi tercih ederim.. fazlaca kisiye az bir vakitte derdinizi anlatabilmek için böylesi kisa yollari olusturmaniz gerekiyor sonuçta.. arkadas ortaminda göndermeler benzetmelerle zenginlesip yarim saatten kisa sürmeyen fal bakmayi, kafe ortaminda da sergilemek iki taraf için de mümkün degil.. size söylediklerim daha çok falin kendi tanimina yönelik olsa da fal bakarken her bakanin kendince olusturdugu degisik kaliplarin, bahsi geçen sebepler mucibince, gerekli olmasi söz konusu.. olusturulmus sabitleri, gönlünce ve öylesine dagitmaktan ziyade duruma uyan seçenekleri, anlatim tarzlarini kullanmak.. ama dilimize pelesenk olmus haliyle süphenizi de anlayabiliyorum; onsuz kalamadiginiz gibi inanmaya da gönlünüz razi olmuyor..
- söylediginiz türden bir süphe degil ki bu, burada olayin ticarete dönüsmesi söz konusu.. tamam arkadaslariniza bakmaniza elbette bir sey diyemem ama hiç tanimadiginiz insanlara fal bakmak garip degil mi..
- tam olarak böyle diyemeyiz, zira arz-talep olmasinin ötesinde handiyse fabrikasyona-otomasyona dökülmüs bu “sektör”, tam olarak sektör bile olamamis, klasik falciliktan hani bir uçta kapi komsusunun baktigini diger tarafta medyum tabir edilen kisilere esasli tutarlarla baktirilanlari dahil ederek, farklica bir yenilik-eglence var burada.. ve bunun daha ancak üç yasinda oldugunu da unutmayin.. hani ne tam anlamiyla ticaret diyebilirsiniz ne de arkadas eglencesi.. sanirim ilk sorunuzla baglantili bunun cevabi; yani bir ögrenci olarak hem cep harçligimi çikartmam hem de bunu yaparken eglenmemden bahsediyoruz aslinda.. burada garson olarak ya da bir baska iste çalismaktansa böylesini tercih etmemin nedeni maddi kismindan ziyade egleniyor olmam..
- ama sadece ögrenciler yok ki burada..
- elbette.. sadece bu sekilde hayatini kazanan insanlar var.. ben yazlari ve derslerden firsat bulursam da ara ara geliyorum çalismaya.. gariplik konusuna geri dönecek olursak, hakikaten tanimadiginiz insanlarla, yer yer özel hayatlarina varana dek görüsünce bir beyin ve his yorgunlugu olusuyor.. çok esasli sorunlari olan insanlarla da karsilasabiliyorsunuz ve elinizden bir sey gelmiyor; yasam bu sonuçta.. bazen öyle oluyor ki bir kisiye fal bakip bütün gün onun agirligini çekebiliyor, baskaca fal bakamaz hale gelebiliyorsunuz.. tabi tam tersi de söz konusu; bir insanla o denli sicak bir bag ve iletisim kuruyorsunuz yahut öyle sevecen duygular aliyorsunuz ki karsisindan kalkasiniz gelmiyor ya da tüm gün onun nesesini sürdürebiliyorsunuz.. bir de benim bakis açimi unutmayin zira ben salt meslek olarak görmüyorum.. mesala yazin üç ayda bin civarinda fal baktim.. oysa bir meslek bilinciyle bu sayiya bir ayda ulasmak ta mümkün.. en azindan burada çalisan yirmi-yirmibes kisiyiz ve her birimizin burada bulunus sekli-hikayesi farkli.. eski çalisanlarin da diger kafelerde çalisanlarin da.. ama ögrenci agirlikli fal bakicilar arasinda böyle düsünenlerin fazla oldugunu tahmin ediyor-inanmak istiyorum..
- bu söyledikleriniz isiginda siz fala inaniyor musunuz..
- baktirmak ziyadesiyle hosuma gider.. hele ki muhabbetinden hoslandigim bir insana-arkadasima baktirdigimda zevk aliyorum bundan.. nihayetinde kendimi son derece aciz bir biçimde hissederek, gelecegimi ögrenmek amaçli kehanet beklentisi içersine girmiyorum ki.. ne bileyim o siralar yeni bir iliskim baslamis ve nereye-nasil gider yahut tatile çikacagim da nereye, hayalimdeki tatile mi yoksa vasat bir dinlenceye mi kavusacagim üzerine ihtimaller dairesini zorluyor-zorlatiyorum.. unutmayin ki geçmisimiz ve simdimiz belirler gelecegi.. hani önümüzde serili olan seçenekler bellidir ve o ihtimallerden birisini yasariz akabinde.. yoksa degecek bir sihirli degnekle hayatin degismesini beklemek kadar bunun haberi pesinde kosmak ta kanaatimce acizliktir-zavalliktir.. elbet sans oyunlarina bakis açisiyla bu sihirli degnege duyulan inanç artabilir, haliyle falda çikacak kehanetlere de.. bu noktada, kehanet yönüyle kesinlikle inanmiyorum fala ve bilinmezlik daha sik geliyor bana.. ama bazi öyle seyler söyleniyor ki, hem de hiç tanislik olmadan, bilinebilmesine imkan yokken söyleniyor olmasi insani sasirtiyor.. pek çok çarpici örnek vermek mümkün olsa da sadece bana çarpici gelen bir iki taneyle yetinmek isterim.. mesala buradaki ilk günümde az ötemde oturan bir kadin bana beni anlatmaya basladi.. hani fal falan bakan bir kimse degil, öylesine oturmaya gelmis ve bana aile efradimdan ideallerime kadar öyle isabetli seyler söyledi ki inanmamak mümkün degil.. ya da bir arkadasimin, arkadaslariyla gelmis bir hanim kizimizin cinselligini sorgulamaya baslayip farkli egilimlere yönelmeye baslamasini, çevresindekilerin bile haberi yokken bilmesi de biraz ipucu veriyor bize..
- söyledikleriniz hep geçmis ve simdi üzerine ama..
- elbette karsiniza oturan kisiyi öncelikle yeteneginize ikna etmeniz gerek, yoksa gelecek üzerine saatlerce konusursunuz da her hangi bir degerlendirme ölçütüne çatmazsiniz.. ancak muayyen fal baktiricilari ve kafeye tekrar tekrar gelenleri ölçüt olarak alabiliriz.. demek ki olagelen seyler muhattabinizi tatmin ediyor ki sizden devami talep ediliyor..
- bir ara baskinlar-tutuklananlar oldu..hatta kafelerde fal bakilmadi bir müddet..
- takip edilen ve tutuklananlar öncesinde bahsi geçen, isi tamamen ticarete dökmüs kisiler.. yoksa burada, promosyon olarak fal bakmada bini askin insanin para kazanmasindan bahsediyoruz ki tatinda birakildikça-abartilmadikça resmi olarak ilisilecegini sanmam.. taslar yavas yavas yerine otururken ayrik otlarinin temizlenmesiydi onlar ve kafelerde daha çok tedbir olarak ara vermislerdi..
- çok tesekkürler efendim..
- rica ederim tesekkürler bizden.. hem soguduysa bakalim artik faliniza..

43-eğlencesine olduğu zaman baktırılası fakat fazla kendini kaptırılmaması gereken fal çeşidi. bazı falcılar aradaki elektriği hissederek geçmişimizle ilgili bazı şeyleri tahmin edebilmektedirler lakin geleceğimizi kimse bilemez. bu yüzden fala inanmamalı ama falsız da kalınmamalıdır.


günümüzde kahve falına bakmak, artık bir iş ve sektör haline dönüşmüştür, taximde bakırköyde ve şehrin bazı ücra köşelerinde artık her adım başında önüne gelen kahve falı bakmaktadır. hatta bu olay öyle abartılmış öyle bir boyuta getirilmiştir ki, 30 milyona bile kahve falı bakan vardır
* 

kahve falı genellikle sevgili umuduyla yanıp tutuşan veya sevgilisiyle arası iyi olmayan gençler tarafından rağbet görmektedir. bunun farkında olan uyanık falcılar da genellikle a dan z ye birkaç harf çıkartırlar, kısmet veya para çıkartırlar. hee bunun yanı sıra insana kötü kötü şeyler söyleyip dumur edenleri de yok deildir tabi.

eğer bu kahve falcıları geleceği iddia edildiği gibi iyi bilselerdi hepsinin birer 
sayısal loto zengini olması gerekirdi.

lakin, ayaklarına gelen müşterilerin istediğini yapıp, onlara geçici süreliğine umut verip, ekmek parasını bu işten çıkartan falcılar mı 
kandırıkçıdır, yoksa onlara inanıp onların var olmasını sağlayan, umudunu fallara bağlayan ve hatta bir günde bile birkaç kez fal baktıran yurdum gençliği mi pek saftır bilinmez.

44-yılan : işlerin rast gideceğinin, akkın olacağının göstergesi,

kazanılan ihale, çalışan proje, yükselen hisse senedi, batmayan yatırım, sorunsuz düğün gecesi...

balık : kuyruğun pozisyonuna göre, para girdisi veya çıktısı, maddi durum göstergesi,
zam, terfi, promosyon, hediye, milli piyango, yüksek harfler, zengin koca, haciz, kumar...

deve : hele ki hörgüçlüyse büyük kısmet taşıyıcısı, hayat kolaylaştırıcı, bulunmaz fırsat
araba, ev, master doktora kabulü, iş kabulü, öss başarısı, efendi damat, aileye uygun gelin...

kuş / kartal : beklenmedik, heyecean verici önemli haber, 
yeni iş teklifi, uefa şampiyonluğu, seçim sonuçları, anne olma, baba olma, anneanne olma, dede olma...

köpek / kurt : tehlike alameti, muhtemelen sotada bekleyen düşman,
kıskanç eş, fettan sekreter, çekemeyen iş arkadaşları, vefasız patron, ekonomik kriz, kalp yetmezliği...

anlamsız karaltılar : kalabalıklar, insanlar, konuşanlar, bağıranlar,
yemek, toplantı, buluşma, düğün, dernek, kutlama, tören, eylem, cenaze, kıyamet...

fincanın dibi : yüreğin aynası,
kararmışsa 
sıkıntı, kenardan açılmışsa rahatlama, aydınlıksa gamsız hayat

fincanın sapı : hane muhteviyatı, ev ahalisinin durumu,
temizse asayiş berkemal, kararmışsa sıkıntı var

içindekiler :
türk kahvesi, fincan, yaratıcılık..

45-biz minikken, ufacıkken, annelerimizin "gün"lerinde birbirine bakıp "yüreklerinin kabarıklık derecesini", "üç vakte kadar neler beklediğini" tahmin edip eğlendikleri, bugünlerdeyse erkekler tarafından kız ortamlarına alet edilmiş hadise. şöyle ki; ortam yapmak niyetindeki genç, dört kızla bir kafede oturmaktadır. kahveler içilir, eleman kızlardan birinin falına bakmaya başlar. falına bakılan kız, şişmanca ve buna yanıktır:


-bak burda bişey kabarmış!
-ne, yüreğim mi?

diğer kızlardan biri atlar:

-telvedir o telve, hah hah haaa!

genç bozuntuya vermemeye çalışır ama beceremez:

-yok kız, şeyi...

yırtık kız raydan çıkmıştır artık:

-bence senin pantolonunun önü kabarmış. ekiekiekiii! çadırı kurmuşsun.

46-soylenenler bir bir gerceklesirse bir daha baktirmaya cesaret edemeyeceginiz fal. melekler kahvesine 2 sene evvel sirf muhabbet olsun diye goturdugum avusturyalı arkadasim ve bana bakilan falda soylenenlerin gecen iki sene icinde gerceklesmesi uzerine korkuyla yaklastigim durum. ne zaman kahve icsem aptal aptal dibindeki telveye bakmama, bu nasil is alti ustu kahve tortusu iste diye soylenmeme sebep olan olay. her soyleneni tercume ettigim icin hem ona hem bana soylenenleri hatirliyorum. ayni.sehirde yasayacaksiniz dendi, ikimizde ayni sehire tasindik is yuzunden. evlilik dedi, bebek dedi, adamlari sacina gozune tenine kadar tarif etti, biz gulmustuk o zaman. simdi olanlari dusunup, hayatimiza bu surecte giren kisilere bakip birbirimize baska turlu gulumsuyoruz arkadasimla.

kadere inanirim ama fala... bu konuda kafam fena karisik ... bir daha kahve fali mi.. zor... bu kadar saskınlık bu bunyeye yeter.

47-fincanın içinden 


ağaç çıkması: sürekli bir tatil geçireceğinizi gösterir. yeni insanlar, yeni yerler göreceksiniz demektir.

anahtar çıkması: taşınacağınızı hatırlatabilir. aynı zamanda bir insanın kalbini kazanmak anlamına da gelir. yanında yaprak şekli varsa, ağzınızı sıkı tutun.

yaprak çıkması: eski bir dosttan haber ya da yeni bir dost edineceğiniz anlamına gelir. genellikle iyi bir konuşmayı işaret eder.

göz çıkması: iki anlama gelir, birincisi sizi kıskanan bir insanın varlığını işaret eder. ikincisi, sizi ilgi ile izleyen, takip eden birinin varlığını gösterir.

kelebek çıkması: kararsız bir arkadaşlığı işaret eder.azimli ve kararlı hareket etmeniz gerektiğini gösterir. dikkat etmelisiniz.

kulak çıkması: her söze inanmamak gerektiğini hatırlatır.dikkatli olunuz, herkese inanırsanız pişman olabilirsiniz.

tire (bildiğin yan çizgi): bu işaret size yük ve eşya geleceğini haber verir.

diklemesine iki paralel çizgi: deniz yolu işaretidir.yakında deniz yoluyla bir seyahate çıkacağınızı veya iş için deniz yolu olan bir yere gideceğinizi bildirir.

yuvarlak: şansınızın açılacağını işaret eder.evlenme işlerinizin yoluna gireceğini, seviyenizin yükseleceğinide haber verir.

kare: mutlu bir evliliği aile topluluğu içinde mutlu günlerin başlangıcını işaret eder.

dikine tek çizgi: karayoluna çıkacağınızı ve dönüşünüzün çok şanslı olacağını haber verir.

papyonumsu vari bişey : mutlu bir olayı haber verir. nişanlanmayı işaret edebilir. düğün daveti olarakda kabul edilebilir.

yıldız: özellikle uzun veya kısa bir yolculuk habercisidir. aynı zamanda bir yatırım anlamına da gelir.

edit: aslında uzun uza diye anlattım. siz bunlara benzer bişey çıkarsa karşınızdaki kişinin durumuna göre sallayın sallayabildiğiniz kadar. şimdiye kadar hiç görmedim "baktığın fal çıkmadı" diyen.

 

Saat  
   
Haberler